İşkodra’da "Balkanlarda Hoşgörünün Dili Türkçe: Ortak Kelimeler" Konuşuldu.

Yazıcı-dostu sürüm

İşkodra Yunus Emre Enstitüsü tarafından 13 Şubat 2020 tarihinde, “ Balkanlarda Hoşgörünün Dili Türkçe: Ortak Kelimeler Konferansı” gerçekleştirildi.

İşkodra Colosseo Otel’in konferans salonunda gerçekleşen konferansa; Türkiye, Arnavutluk, Kosova, Makedonya, Sırbistan olmak üzere 5 ülkeden 6 konuşmacı katılım gösterdi.  Katılımcılar arasında; Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin, Prof. Dr. Lindita Xhanari (Latifi), Leyla Şerif Emin,  Prof. Dr. İrfan Morina, Yrd. Doç. Dr. Elsev Birina Lopar,  Prof. Dr. Marija Dindic yer aldı.

İşkodra’nın yanı sıra tüm Balkanlarda büyük yankı uyandıran konferansa Türkiye Cumhuriyeti Tiran Büyükelçisi Murat Ahmet Yörük, İşkodra Valiliği Genel Sekreteri Felek Kasemi, İşkodra Müftüsü Muhammed Sytari, İşkodra Luigj Gurakuqi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adem Bekteshi, İşkodra Luigj Gurakuqi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Gezim Dibra, Yabancı Diller Fakültesi Dekanı Alma Hafizi, Fen Bilimleri Fakültesi Dekanı Suzana Golemi, kurum ve kuruluş temsilcileri, akademisyenler, okul yöneticileri, öğrenciler ve İşkodra halkı katılım gösterdi.

Türkiye Cumhuriyeti Tiran Büyükelçisi Murat Ahmet Yörük açış konuşmalarında “Köklü bir tarihi ve geniş bir kültürel birikime sahip olduğumuz kardeş ülke Arnavutluk ile aynı zamanda ortak dil unsurları paylaşıyoruz. Türkçe ile Arnavutça 4000’den fazla ortak kelime, ifade ve deyim barındırmaktadır. Balkan coğrafyasının geniş bir bölümünde yaşayan Arnavut kardeşlerimizi de göz önüne aldığımızda bu kelimelerin iki katına çıkabileceği tahmin edilmektedir.” ifadelerini kullanarak Türkiye Cumhuriyeti olarak Arnavut kardeşlerimizle paylaştığımız bu ortak dil ve kültürü beraber geliştirmek için var gücümüzle çalışmaya devam edileceğini vurguladı.

İşkodra Yunus Emre Enstitü Müdürü Zafer Kıyıcı, “500 yılı aşan müşterek yaşayışın sonucu olarak Türkçenin Balkan dillerine etkisi sadece kelime alışverişi ile sınırlı değildir. Balkan sahasında Türkçe atasözleri ve deyimlerde, şiirlerde, türkülerde hatta bugün gençlerin dilinden düşürmedikleri popüler şarkılarda dahi Türkçe kelimelere rastlıyoruz. Balkan coğrafyasında yaşayan insanların bazen tatil için veya başka vesilelerle Türkiye’ye gittiklerinde kendi hayatında kullandığı bu kelimeleri Türk coğrafyasında da duydukları gibi Balkanlarda yaşayan biz Türkler de yer yer Türkçe kelimelere rastlıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin konuşmalarında, Balkanlar ve Türkçe konusu üzerinde durarak “Türkçe Balkan dillerine girmiştir ama o dillerin yabancısı olarak kalmamıştır. Türkçe Balkan dilleri tarafından yerlileştirilmiş ve o halklar tarafından millileştirilmiştir. Türkçe, çok farklı halkların yaşadığı Balkanlarda hemen hemen bütün dillere çok sayıda kelime vererek, Balkan halkları arasında dilleri vasıtasıyla ortak bir kültür de yaratmıştır. Bu sebeplerle; Balkanlar Türkçeye “elveda” dememiştir. Başka bir deyişle Türkçe Balkanlara “elveda” dememiştir. Türkler Balkanlardaki kardeşlerine, akrabalarına, komşularına, dostlarına asla ve asla “elveda” dememiştir. Hep birlikte, tarihte olduğu gibi, yine, bugün: “BİR OLALIM, VAR OLALIM” Hep birlikte, tarihte olduğu gibi, yine, bugün: “İRİ OLALIM DİRİ OLALIM” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Lindita Xhanari (Latifi) konuşmalarında; “Orientalizm” (orientalism, orientalisme) teriminin kullanımı neden yanlıştır? Arnavutçadaki tűrkizmalar, Türkçe alıntıların girme kronolojisi, Semantik bakımından Arnavutça`daki türkizmaların sınıflandırılması, Tahir Dizdari’nin eseri konuları üzerinde durarak “Balkan dilleri üzerinde gerçekler nasıl? Birbirinden farklı olan bu diller bir noktada birleşirler: Osmanlı Türkçesinden bu dillere giren binlerce sözcükler buluyor, ve bunun yanında halklarımızın beraber kullandığı ve Osmanlı Türkçesinin bu halklara on binlerce deyim ve milli kültürünün ifadeleridir. Osmanlı Türklerinin bölgeden ayrılmaları yüzyılı bulmasına rağmen, bu sözcükler Balkan insanının doğumundan ölümüne kadar eşlik ediyorlar. Bu dillerin ayrılmaz bir parçası olmuşlardır.

Yerine göre az yerine göre de fazla olan Balkan dillerinin ilişkileri mevcut olmuştur. Bu dillerdeki etkisi yerel kalmıştır ve sadece sınır şivelerle sınırlandırılmıştır. Bu etkilerinden farklı türkçe alıntıları Balkan dillerinde o kadar simetrik bir şekilde yayanılmıştır ki, bunların büyük bir çoğunluğu ‘balkanik turkizmalar’ olarak da belirlenebilir.

Birkaç Balkan dilbilimcileri, bu sözcüklerin çoğunun farsça ve arapçadan geldiğini açıklayarak onlar için “orientalizm” terimini kullanıyorlar.” İfadelerini kullandı.

Leyla Şerif Emin; Balkanlar’ın Barış Dili Türkçe başlıklı konuşmasında Dil ile barış nasıl olur? Türkçe nasıl Balkanlar’da hem barışın hem de hoşgörünün dili olabiliyor? konularına değinerek “ Yaşadığım çevrede aynı gün içerisinde birkaç dil konuşmak zorunda kalıyoruz. Üsküp öyle bir şehir, gün ortasında hem Türkçe, hem Aravutça hem Makedonca konuşabiliyoruz. Hal böyle iken, “Barışın dili Türkçe“ ifadesi etrafa Türkçe üzerinden daha farklı bakmama neden oldu.

Evet, bazen bir söz bizi çok güzel bir muhabbetin içine sürükler, belki fikirlerimiz birbirine zıt olabilir ama her zaman ortak bir cümle bizi sürükleyici bir muhabbetin içine koyar. Ortak kelimeler aslında sadece Türkler ile anlaşmamızı sağlamıyor. Mesela bir Makedon ya da Sırp, Boşnak ile Arnavut’un arasında da anlaşabilmesini sağlıyor. Türkçe bir yardımcı gibi nerede boşluk varsa tamamlıyor adeta, tarihten gelen bir yakınlık ile de aslında birbirlerinin dillerini bilmeyen milletleri bile bağlıyor. Bu yüzden Balkanlarda barışın dili Türkçedir demek yanlış olmaz.” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. İrfan Morina konuşmalarında; Oryantalizm, Türkizm/Türkizma konuları üzerinde durarak Balkan dillerinde kullanılan Türkçe kelimeler hakkında örnekler üzerinden “Arapça kelimeler Türkçeye geçerken anlam kaymasına uğrayarak geçmiş dolayısıyla Türkçede bambaşka bir anlamda kullanılmış ve Arnavutça’ya da bu şekilde yani Türkçede kullanıldığı gibi geçmiş ve halen öyle kullanılmaya devam etmektedir.” İfadelerini kullandı. 

“Balkan dillerinde bildiğimizden şu anda sözlüklerde yazılı olanlardan çok daha fazla kelime olduğuna inanıyorum. Balkan dillerindeki Türkçe kelimelerin araştırılmasıyla tarihe baktığımızda ya Türkoloğlar ya da Oryantalistler ilgilenmişlerdir fakat günümüzde bu böyle değil söz gelini yanımda oturan Prof. Dr. Lindita Xhanari (Latifi)  bir Albanalogtur.” dedi.

Yrd. Doç. Dr. Elsev Birina Lopar konuşmalarında; “XIV. yy Osmanlıların Balkanları fethederek bu bölgeye yerleşmesi ile zengin bir kültür ve sanat birikimine sahip olan Türkler buralarda yaşayan halka kendi dil ve edebiyatlarını da tanıtmışlardır. Balkan topraklarında yaşayan halklar, Türkçenin zengin ve tarihi geleneğine sahiptirler.” ifadelerini kullanarak genel olarak Kosava’da, özel olarak Prizren şehrinde konuşulan Türkçe kelimeler ve bu kelimelerin yaşatılmasında sözlü geleneğin öneminden bahsetti.

“Balkan topraklarında ortak kelimelerin yaşatılmasında, sözlü halk geleneğini de unutmamak gerekir. Balkanlarda topluluklar arasında Boşnakça, Arnavutça ve ve Sırpça’da Türkçe ortak kelimelerin yaşatılmasında sözlü halk geleneǧi birinci derecede kaynaklɪk etmiştir. Zaten, sözlü edebiyat geleneǧi, Balkanlar’a geçişten itibaren kesintiye uǧramadan devam etmiştir. Dolayısıyla ortak kelimelerin kaynağını folklorda folklor ürünlerinde aramak yanlış olmaz. Folklorun ortak kelimelerin yaşatılmasına hizmet etmesini Balkanlarda yaşayan topluluklarda ortak bir özellik olarak göstermek mümkündür. Bu topraklarda yaşayan toplulukların ortak kelimelerinin büyük bir kısmının bugüne kadar taşındığını bariz bir şekilde görebiliriz.”

Prof. Dr. Marija Dindic, Balkan dillerindeki Türkçe kelimelerin adlandırılması sorunu üzerinde durarak konuşmalarında; “Türkçe ile birlikte Arapça-Farsça kökenli kelimelerin de bu dillerde görülmesinden dolayı bazı araştırmacılar söz konusu kelimeler için, “Oryantalizm” kavramını kullanmışlardır. Balkan dillerindeki kelimelerin büyük çoğunluğunun Türkçe olması, Arapça-Farsça kelimelerin Türkçe vasıtasıyla Balkan dillerine girmesini göz önünde bulunduran bazı araştırmacılar ise “Türkizm” kavramını tercih etmişlerdir.

 Son yıllarda Balkan dillerindeki Türkçe kelimeleri araştıran çalışmaların sayısı giderek artmaktadır. "Bugün Türk dili, yaklaşık 12 milyon kilometre karelik bir alanda 220 milyon nüfusun konuştuğu, yüze yakın ülkede öğretiminin yapıldığı, kökleri tarihin en eski dönemlerine kadar uzanan, 600 bini aşkın söz varlığına sahip bir dünya dilidir.”

Osmanlı’nın bölgeyi terk etmesinden yaklaşık bir asır sonra Abdulah Škaljić’in 1966 yılında yayımladığı, “Turcizmi u srpsko-hrvatskom jeziku / Sırpça ve Hırvatçada Bulunan Türkçe Kelimeler Sözlüğü” başlıklı çalışmada, 8.742 Türkçe kelime tespit edilmiştir.” ifadelerini kullandı.

Konuklar tarafından yoğun ilgiyle takip edilen konferans Enstitü Müdürü Zafer Kıyıcı’nın teşekkür konuşmasının ardından,  konuşmacılara plâket takdimi ile sona erdi.